top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıZübeyir Süğlün

En iyi fotoğrafın...

Deneyim paylaşımları, ustalarla sohbetler... Bu tür tecrübe derslerinin en güzel tarafı, gelen konuk senin derdini sen sormadan anlar, hatta üzerine beklentinin çok daha üstünde bir cevap verir. Bu sebeple bile rastgele sorular sorduğum olmuştur. Rastgele demişken o kadar da saçma sorular değil tabi, biraz da mantıklı olsun değil miJ Çünkü biliyorum ki o kişide bunun karşılığı var. Soru basit bile olsa o kişiden vizyonumuzu geliştirecek farklı bir bakış açısı gelecektir. Sen yeter ki kulağını dört aç, yeni bilgiyi almaya ve kendinin güncel versiyonunu yapmaya açık ol.


Karaköydeki ıhlamur ağaçlarının altındaki çay bahçeleri henüz kaldırılmamışken. Miguel oyuncak silahını fotoğraf makinesine doğrultuyor.


Bir gün moda fotoğrafı dersinde misafir hocamız vardı. Charles Emir Richards... Bu ismi birçok reklam filminden tanırsınız. Kendisi alanında çok iyi bilinen, çok sempatik bir yönetmendir. Biz derste daha iyi bir fotoğraf nasıl çekilir kaygısındayken bu minvalde sorular sorup kendisinin cevaplarını dinliyorduk. Kendisi bir çok konuda çok güzel paylaşımlarda bulundu, deneyimlerini aktardı. Biz teknik bilgiden, renk yönetimi gibi konulardan sorarken, o hep sektörden cevap vermişti. Fakat bir cevabı var ki unutmuyorum. “Senin en iyi fotoğrafın, müşterinin ekranı kadardır!” Bu söz o kadar doğru ki... Her ne kadar teknik sınırları çok belli olsa da, hala çok soyut bir iş yaptığımızı düşünüyorum. En sonunda yaptığınız işin kaderi müşterinin iki dudağı arasından çıkacak kelimeye bakıyor. Beğendim veya beğenmedim. Hele bir de gri alanları görebilen birisi değilse gör şamatayı. Biz ne kadar iyi ekran, doğru renkler, gerçek tonlar diye çabalarsak çabalayalım; eğer müşteri bunu cep telefonu veya kalitesiz bir bilgisayar ekranından kontrol ediyorsa negatif geri dönüş yapma ihtimali yüksek oluyor. Bizim referansımız karşıdaki kişinin temelsiz söylemleri oldukça bu sancılı süreç bitmez. Eğer sektör standartlarına ve kendi tarzımıza referansla bir iş yapıyorsak bu süreç çok daha kolay ve keyifli olur. Yaptığımız işten daha çok zevk alır ve sonraki işimize de aynı heyecanla başlarız.


Hadi iş hayatından uzaklaşalım, kendi hakkımızdaki algımız da böyle değil mi? Eğer birisinin hakkımızda söylediği negatiflere çok odaklanırsam hayat çekilmez hale gelip; o günümüz, haftamız kötü geçmez mi? Öyleyse benim en iyi versiyonum bile, muhatabımın hakkımda ne düşündüğü kadar değil midir? Sadece vaktimi benimle ilgili ne düşündüğü ile harcarsam ve onun zihnindeki algıyı değiştirmekle uğraşırsam eğer...

27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page